• Facebook
  • Twitter
  • Youtube
  • Google+
  • Instagram
  • Pinterest
  • Linkedin
  • Rss
Hasankeyf Tarihi
Batmande.com Batmanda Firma Rehberi Batmanda Firma Ekleme Batmandaki Firmalar
Sayfalar
Hasankeyf Tarihi

Hasankeyf Tarihi

Hasankeyf'in ne zaman ve kimler tarafindan kuruldugu bilinmiyor.Ancak sehir ve etrafindaki binlerce magara insanlarin buraya çaglar öncesinden yerlestigini gösteriyor. 
Hasankeyf, insanligin en eski yerlesim yerlerinden biri olan Mezapotamya bölgesinde yer almaktadir. Hem içinden Dicle nehrinin akip gitmesi, korunmaya müsait cografi yapisi, mesken olarak kullanilan binlerce magarasi hep dikkatleri çekmis ve çaglar boyunca stratejik önemini korumustur. Yekpare tastan meydana gelen kalesi nedeniyle "Hisn Keyfa" adini almistir. Ancak baska isimler de kullanildigi bilinmektedir.

 

 

ANTiK DÖNEMDE HASANKEYF
Milattan önceki dönemlerde Hasankeyf'in ne gibi tarihi gelismelere sahne oldugu, kimlerin burada hüküm sürdügü tarihin karanlik sayfalarindan biridir. Bu konuda yazili herhangi bir kaynak bulunmamaktadir. ilerid yapilacak arkeolojik çalismalar bu konuya isik tutacaktir. Yalniz Mezapotamya bölgesine hakim olan kavimlerin en gözde yerlerinden birinin Hasankeyf oldugunu söylemek mümkündür.


BiZANS DÖNEMiNDE HASANKEYF
Miladi ilk asirlarda Hasankeyf, Bizanslilarla Sasaniler arasinda el degistirmis. Zaman zaman Bizanslilarin zaman zaman da Sasaniler'in elinde kalmistir. Miladi dördüncü asrin ortalarinda Hasankeyf'e saglam bir kale yapan Bizanslilar, hemen hemen burayi bir daha Sasaniler'e hiç kaptirmamislardir. Bizansin hakimiyetini Müslümanlarin burayi fethettigi 7. Asrin baslarina kadar sürmüstür.


iSLAM DÖNEMiNDE HASANKEYF
Müslümanlar burayi ikinci halife Hz.Ömer döneminde M.638. yilinda fethettiler. Halifeler döneminin ardindan sirasi ile Emeviler, Abbasiler, Hamdaniler, Mervaniler, Artuklular, Eyyubiler ve Osmanlilar buraya hakim oldu. 
Hasankeyf, tarihi önemini Artuklular'in M.1101 yilinda buraya hakim olmasi ile ün kazandi. Bu tarihten itibaren o günkü ismi ile HiSN KEYFA, ortaçagin önemli sehirlerinden biri oldu. Artuklular, bölgenin idaresinde zaman zaman söz sahibi olduklari gibi, Hasankeyf'te de önemli eserler birakti. 
Kuzeyden güneye kivrilip giden Dicle nehri üzerinde yer almasi ve o günlerde ticaretin önemli bir kisminin nehir yoluyla yapilmasi nedeniyle Hasankeyf, ticare ve ekonomik olarak da gelisti. 
Hasankeyf'i Artuklular'dan alan (M.1232) Eyyübiler, henüz bölgeye tam hakim olamadan Mogol istilasi ve harabiyeti ile karsilasti. Bircok yerlesim yeri gibi burasi da altüst oldu. 
Eyyubiler, Mogol sokunu atlattiktan sonra 14. Asrin baslarindan itibaren Hasankeyf'i yeniden imar etmeye basladi. Özellikle bugün Hasankeyf'te bulunan birçok eserde imzasi bulunan Eyyubiler'in, Sultan Süleyman zamaninda bu imar faaliyeti zirveye ulasti. Hasankeyf, bu yillarda tarihinin en parlak dönemlerinden birini yasadi. 
Nihayet Osmanlilar'in gücüne karsi direnemeyen, Safeviler'in baskilari ve iç hesaplasmalarla iyice yipranan Eyyubiler, 1515 yilinda burayi Osmanlilar'a birakti. Bu tarihten itibaren sehir tarihi önemini kaybederek günümüze geldi. Ancak bütün ihmallere ve tabii tahribata ragmen birçok eseri günümüze ulastirdi. Simdi burada kisaca bu eserlere deginelim;


KALE
Kalenin eski çaglardan beri bir iskan yeri olarak kullanildigi magara yapilardan anlasilmaktadir. Ancak kale olarak kullanilmaya baslanmasi Bizanslilar dönemine rastlamaktadir. 
Yekpare tastan olmasi nedeniyle çok korunakli olmasi, üzerinde birkaç tarihi eserin olmasi, gizli yollarla nehre inilmesi ve kaleye çikan yol üzerindeki zarif, muhtesem tas kapisiyla dikkatleri çekmektedir. 
Kaleye dogudan merdivenli bir yolla ulasilmaktadir. Bu yolun hemen basinda bulunan oyma taslardan yapilmis Eyyübilere ait oldugu üzerindeki kitabeden anlasilmaktadir. Bu yolun üst tarafinda da kismen harap olmus diger bir kapi yer almaktadir. 
Kalenin kuzeydogu ucunda dev bir kule gibi yükselen Küçük Saray yer almaktadir. Ayrica kalede Ulu Cami, Büyük Saray yer almaktadir. Bu eserlerle ilgili bilgi verilecektir. 
Kalenin dikkate deger özelliklerinden biri de, gerek Artuklular gerekse Eyyübiler döneminde buraya su çikarilmis olmasidir. Asirlarca kale bu su ile hayat bulmus. Bu suyun kesildigi olaganüstü zamanlarda kalenin kuzeyinde yer alan merdivenli yollarla nehirden su alinmis. 
Kalenin tarihlerde silah zoru ile ele geçirildigi yazilmiyor.

 

KÖPRÜ
Tarihi kaynaklarda köprünün 1116 tarihinde Artuklu Fahrettin Karaaslan tarafindan yapildigi yazili. Ancak Hasankeyf 638 yilinda Müslümanlarca fethedildigi sirada bir köprüden bahsedilmektedir. Bu nedenle köprünün antik bir temel üzerinde yapilmis olmasi ihtimal dahilindedir. 
Kemer açiklilklari itibariyle ortaçagda yapilan tas köprülerin en büyügüdür. Ortadaki büyük kemeri tasiyan iki orta ayagin arasindaki açiklik 40 metredir. Dogu ve batidaki küçük kemerler disindaki ortadaki büyük kemerler tamamen yikilmis durumda. 
Arastirmalara göre köprünün en büyük kemerin ortasi ahsaptandi. Düsman sehre saldirdigi zaman bu ahsap kisim yerinden kaldirilir, düsmanin sehre girisi engellenirdi. Bu özellik köprünün ömrünü kisaltmis. 
Köprünün önemli özelliklerinden biri de orta ayaklari üzerinde yer alan ve on iki burcu simgeledigi tahmin edilen figürlerdir. Bir ikisi disinda tahrip olmus ve sekil olarak he ifade ettikleri anlasilmaz hale gelmistir. Köprünün ne zaman yikildigi da bilinmemektedir.

 

EL-RiZK CAMii
Dicle nehrinin dogusunda köprü ayagina yakin bir mevkide yer alir. Portal girisindeki kitabeden eserin, 1409 yilinda Eyyubi Sultan Süleyman tarafindan yaptirilmistir. 
Bugün camiden sadece minare saglam kalmis. Kismen yikilmis portal giris kapisinda yer alan kitabenin altinda bitkisel süsler arasinda Allah'in doksan dokuz ismi yazilmis. Camiin önemli özelliklerinden biri de cami minaresinin çift yollu olmasidir.

 

SULTAN SÜLEYMAN CAMII
Minare serefeden itibaren bilinmeyen bir tarihte yikilmis. Minare, kusaklara ayrilmis, kusaklar farkli bitkisel süslerle bezenmis.

 

KOÇ CAMii
Sultan Süleyman Camii dogusunda yer alir. Genel özelliklerinden, alçi süslemelerinden Eyyübiler'e ait oldugu tahmin edilmektedir. Yer yer sökülmesine ragmen Hasankeyf'te en canli alçi süslemelere sahip bir eserdir. Kitabesi olmadigindan kesin olarak kimin tarafindan yapildigi bilinmemektedir.

 

ZEYNEL BEY TÜRBESI
Kisa bir süre Hasankeyf'te hakim olan Akkoyunlular'a ait tek eserdir. Akkoyunlu hükümdari Uzun Hasan'in oglu Zeynel Bey'e ait oldugu üzerindeki kitabeden anlasilmaktadir.

 

KALEDEKI ULU CAMi
Eyyubiler'in Hasankeyf'teki ilk eseridir. 1325 yilinda bir kilise kalintisi üzerine insa edilmis. Yapi gibi minaresi de genellikle moloz taslardan yapilmistir. Minarenin kuzeyinde bulunan alçi süsleme ve kitabe dikkate deger. Cami minberinden günümüze ulasan ahsap kitabe, yazisi ve oyma süsleri ile günümüze ulasan nadir parçalardardan biridir.

 

KÜÇÜK SARAY
Kalenin kuzey-dogu ucunda bulunmaktadir. Saray, asagidan itibaren yontulmus kaya kütlesi üzerinde insa edilmis. Eyyubilerin Hasankeyf'teki ilk eserlerinden biridir. 
Kuzeye bakan cephedeki pencerenin üstünde iki aslan kabartmasi, bu kabartmalarin ortasinda kufi levhalar yer almaktadir. Sarayin kuzey ve bati cephelerinde alçi süslemelerin izlerine rastlamaktadir.

 

BÜYÜK SARAY
Kalenin kuzeyinde Ulu Camiinin altinda yer almaktadir. Büyük ölçüde yikilmis ve göçükler altinda kalmistir. Yapinin en önemli özelligi, binadan bagimsiz, giris kapisinin karsisinda diktörtgen bir kulenin yükseliyor olmasidir. Burasi kesme taslardan örülmüs, köprüden oldugu gibi taslar madeni kromplarla birbirine kenetlenmistir. Burasinin gözetleme kulesi veya yildirimlik görevi gördügü tahmin ediliyor. Genel özelliklerinden dolayi Artuklulara ait 
oldugu tahmin ediliyor.